Murat Bozkurt’un “Leyl’a” adlı romanı, klasik Leyla ile Mecnun hikâyesini modern bir perspektifle yeniden yorumlayan ve dünya edebiyatında benzeri olmayan bir eserdir. İlk baskısı kısa sürede tükenen roman, şimdi Düşünce Yayınları tarafından ikinci baskıya hazırlanıyor.
Murat Bozkurt’un “Leyl’a” adlı romanı, klasik Leyla ile Mecnun hikâyesini modern bir perspektifle yeniden yorumlayan ve dünya edebiyatında benzeri olmayan bir eserdir. İlk baskısı kısa sürede tükenen roman, şimdi Düşünce Yayınları tarafından ikinci baskıya hazırlanıyor.
Türkçe ve dünya edebiyatında ilk kez kullanılan yeni kelimeler, tamlamalar ve alışılmamış bağdaştırmalar içerir.
Ruh ve Beyin Merkezi (RBM), Aşk ve Deprem Bakanlığı gibi ütopik ve distopik kavramlarla dünya-insan ilişkisini sorgular.
Allegorik (sembolik) anlatım, mistik aşk teması ve “inkârla başlayıp iman yolculuğuna dönüşen” bir kurguya sahiptir.
1955 Söke/Balat depremiyle başlayan ve 2023 Kahramanmaraş depreminden bir saat önce tamamlanan bir metindir.
Çok dilli bir anlatım: Türkçe ana eksen olmak üzere Arapça, Farsça ve Kürtçe kelimelerle zenginleştirilmiştir.
Roman, 1955 Söke depremiyle açılır. Cizre’de Gülizer adlı bir kadın, Azad adını vereceği bir çocuğu doğururken ölür. Doğum sırasında yanında Tolstoy’un “İnsan Neyle Yaşar?” kitabı ve bir şiir (Dua-Gulizer) vardır. Azad’ın babası, oğlunu lanetli kabul etmez, ancak çocuğun kaderi değişecektir.
Emekli Albay Kenan Hulusi Saygun, Azad’ı evlatlık alır, ona “Yaşasın” adını verir ve Söke’ye getirir. Burada üvey kardeşi Leyl’a’ya aşık olur. Aralarında baharları ve klasik Leyla-Mecnun hikâyesini kıskandıracak bir aşk başlar.
Leyl’a’nın kardeşi Adnan Hulusi, bu aşkı engellemek için her yolu dener. Leyl’a, Naif Bey’le zorla evlendirilir. Yaşasın, Söke’yi terk eder ve üç yıl sonra acımasız bir intikamcı olarak döner.
Leyl’a doğum yaparken ölür, kızına “Leila” adı verilir. Bay Y oğlu, Leila’yı zorla evlendirmeye çalışır ve adını “Umut” olarak değiştirir. Umut, bir ruh hastasına dönüşür ve sonunda Leyl’a’nın mezarında silahı kafasına dayar. Ölüp ölmediği belirsiz bırakılır.
Romanın sürpriz sonunda, tüm bu yaşananların aslında 1955’te Cizre’de doğacak bir erkek çocuğun (Azad) anne karnında gördüğü rüya olduğu anlaşılır. Babası Cemilo, erkek evlat istemektedir, ancak doğan bir kız çocuğudur: Leyl’a.
Roman boyunca “yaşayan” sanılan erkek (Azad) aslında ölüdür, “ölü” sanılan kadın (Leyl’a) ise diridir. Bu, toplumsal cinsiyet rolleri ve insanın kimlik arayışı üzerine derin bir alegoridir.
✔ Aşk ve İntikam: Kusursuz bir aşkın yıkılışı ve intikam döngüsü.
✔ Toplumsal Cinsiyet: Kadın-erkek rolleri, kimlik ve toplumun dayattığı lanetler.
✔ Ütopya-Distopya: Aşk ve Deprem Bakanlığı gibi kurgusal kurumlarla insanlığın çelişkileri.
✔ Mistik ve Gerçeküstü: Rüya ile gerçeğin iç içe geçmesi.
“Leyl’a”nın ikinci baskısı yakında okurlarla buluşacak. Ayrıca Murat Bozkurt, “Gül’ün Kırıldığı Yerden Yeniden: Leyl’a ile Mecnun 2700 (Mevlana & Şems)” adlı yeni romanı üzerinde çalışıyor.
🔹 Neden Okunmalı?
Edebiyatta benzersiz bir dil ve kurgu.
Toplumsal eleştiri ve felsefi derinlik.
Aşk, trajedi ve insanlık halleri üzerine çarpıcı bir anlatı.
“Leyl’a”, sadece bir roman değil; bir manifesto, bir haykırış ve edebiyatta yeni bir soluk…”